Matematik yeteneği birçok kişi tarafından ya doğuştan gelen bir hediye olarak görülür ya da sonradan çaba gösterilerek kazanılabilir bir beceri olarak değerlendirilir. Ancak gerçekte matematik sadece basit dört işlem becerilerinden ibaret değildir; mantık, desenler, semboller ve şekiller ile derin bir ilişki içerisindedir. Johns Hopkins Üniversitesi’nden üç psikolog, çocuklarda ‘yaklaşık sayı hissi‘ olarak bilinen doğuştan gelen bir yeteneğin matematiksel becerilerle nasıl bağlantılı olduğunu araştırmak için bir çalışma yürüttü. Bu yetenek görsel olarak karşılaştırıldığında hangi grup nesnenin daha fazla olduğunu tahmin etme becerisidir ve her insan bu duyuya sahiptir.

Çocuklar Üzerinde Matematik Yeteneği Testleri

Araştırmacılar 3 ila 5 yaş arası çocuklar üzerinde deneyler yaparak bu yaş grubundaki çocukların henüz formal eğitimle şekillendirilmemiş sayı duyularını test ettiler. Çalışma, bilgisayar ekranında kısa süreliğine yanıp sönen mavi ve sarı noktalar kullanarak yapıldı. Çocuklardan hangi renkteki noktaların daha fazla olduğunu tahmin etmeleri istendi. Sonuçlar iyi gelişmiş bir sayı duyusunun çocukların matematik testlerinde daha başarılı olmalarıyla doğrudan bağlantılı olduğunu gösterdi. Bu bulgular sayı duyusunun matematik yeteneğiyle olan ilişkisini daha da güçlendiriyor ve bu yeteneğin çocukluk dönemindeki sayılara olan aşinalıkla geliştiğini vurguluyor.

Eğitimde Erken Yaşta Sayılarla İlişki

Matematik Yeteneği Doğuştan mı, Sonradan mı Gelişir?

Bu çalışma ebeveynler ve eğitimciler için çocukların sayılarla erken yaşta sağlıklı bir ilişki kurmalarının önemini ortaya koyuyor. Aynı zamanda matematik yeteneğinin sadece doğuştan gelen bir yetenek olmadığını, geliştirilebilir ve eğitimle şekillendirilebilir bir beceri olduğunu da gösteriyor. İlgili araştırma sonuçları, eğitim yaklaşımlarını ve pedagojik stratejileri şekillendirmede yeni perspektifler sunuyor.

Kaynak:  Psychology Today

Paylaş:
Yorum Yap