Dünya Ticaret Merkezi, 1970’lerin başında Amerika’da inşa edilmiş, 11 Eylül 2001’deki terör saldırılarına kadar New York’un Manhattan bölgesinin silüetinde dikkat çekici bir yere sahipti. İkiz Kuleler olarak bilinen bu yapılar hem estetik hem de mühendislik açısından döneminin öne çıkan örneklerindendi. İnşaatı sırasında karşılaşılan birçok zorluk mühendislik alanında yeniliklerin gelişimine zemin hazırladı.

Yapının temelleri zeminin zayıf ve doldurma malzemeleriyle kaplı olması nedeniyle büyük bir meydan okumaydı. Bu problemi çözmek için mühendisler metrelerce derinlikte güçlü bir temel oluşturmak zorunda kaldılar. Su baskınlarını önlemek için geliştirilen çeşitli yöntemlerle temel güçlendirildi. İkiz kulelerin yapısı döneminin en yüksek binaları olmasının yanı sıra tasarım açısından da oldukça farklıydı.

“Kanguru Vinç” İnovasyonu: Mühendislerin Yüksek Yapılara Yönelik Çözümü

Dünya Ticaret Merkezi ve Mühendislik Devrimi

Geleneksel vinçlerin kullanımı bu kadar yüksek yapılar için yetersiz kalıyordu. Bunun üzerine mühendisler zaman kaybını ve yüksek maliyetleri azaltmak için ‘kanguru vinç’ adı verilen bir vinç türü geliştirdiler. Avustralyalı mühendisler tarafından tasarlanan bu vinçler hidrolik sistemler kullanarak kendilerini yukarı kaldırabiliyor ve bina yapısına tırmanabiliyordu. Bina yükseldikçe vinçler de yapıya entegre bir şekilde yükselerek demontaj ve yeniden montaj ihtiyacını ortadan kaldırıyordu.

Bu yenilikçi yaklaşım sayesinde inşaat süreci önemli ölçüde hızlandırıldı ve sonraki gökdelen projeleri için de bir model teşkil etti. Özetle Dünya Ticaret Merkezi sadece mimari bir simge olmakla kalmayıp aynı zamanda inşaat teknolojisinde bir dönüm noktası oldu. Bu yapı mühendislik ve inşaat alanında birçok yeniliğin öncüsü olarak tarih sahnesindeki yerini almıştır.

Kaynak:  How Stuff Works?

Paylaş:
Yorum Yap